Her şey sıradan bir market alışverişiyle başladı. Aslında pazar günü için çok başka planlarım vardı, yine kocişle gezmek tozmak gibi mesela. Ama evli olunca evi de düşünmek gerekiyor. Hele evde 2 yaramaz ve 7/24 aç kedin varsa her hafta market alışverişi kaçınılmaz oluyor. Biz hava iyice serinlesin, akşam olsun öyle çıkarız diye beklerken farketmeden acıkmışız ve bunun sonucu olarak markette ne bulduysak aldık. Eve geldiğimizdeyse aldıklarımızla yarattıklarımıza biz bile inanamadık. İnsan isteyince mutfakta kenid çapında harikalar yaratabiliyormuş. ;)
Bahar Korçan defilesi İTÜ Taşkışla da değil Harbiye'de ki TRT İstanbul Radyosunda gerçekleşti. Malum orada bir defile alanı yok, konferans salonu vardı. Bu yüzden salonda arkada kalanlar, özellikle basın topluluğunun arkasında kalanlar için defileyi izleyebilmek neredeyse imkansızdı. 'Dinle' isimli defile de ambiyans çok iyi yakalanmış, çevreci mesajlar ve Fuat'ın canlı rep performansıyla kalabalık ve diğer olumsuzluklara karşın izlenebilirliği vardı. Elbiseleri çok iyi göremedim ama mankenlerin saç ve makyajlarıyla büyük uyum içinde olan elbiseler masalsı bir atmosfer yaratıyordu.
Vogue Turkiye'den kazandığım Deniz Mercan defilesine gi-de-me-dim:(:(:(:( Okadar çok üzüldüm ki sevgilisinden ayrılmış teenage gibi eve gelip buzdolabında ne var ne yok sildim süpürdüm. Bugün aynı zamanda Yüksek lisans başvurularımın mülakatları vardı. İnternette ki listeye göre ikisi de 10:30 da başlayacaktı. Ancak son anda birinin saati 13:30 olarak değiştirildi. Haliyle benim içeri girmem 15:00'ı buldu. Bir saat içinde de eve gidip üzerimi değiştirip Taşkışlaya gitmem ne mümkün. Eve vardığım da saat 16'yı geçiyordu. Neyse ki sanal ortam sağolsun gitmiş kadar oldum, ama tabii orada bizzat bulunmak apayrı bir tat olacaktı:(
Kaç gündür içimde bir değişiklik yapma isteği vardı. Tabii her kadın gibi benim de değişiklik deyince aklıma ilk saçlardan başlamak geliyor. Herhalde evlendikten sonra böyle klasik bir kadın oldum ben:) Gönül isterdi ki boyatayım bir de ama bu kadar değişikliği ne ben ne de bünyem kaldırabilirdi. Röflemi de yeni yaptırmıştım azcık uzasın sonra bakalım koyu bir renk düşünüyorum. Bakalım kociş akşam eve gelince beğenecek mi?
Tasarımcı Bea Szenfeld Sur La Plage ismini verdiği koleksiyonunu hazırlarken 1930'lu yıllara gitmiş. 1930'larda ki kadın dalgıçlardan, tüm memeli deniz canlılarından ve tabii ki balıklardan ilham almış. Bu zaten açıkça görülmüyor mu?